26 Kasım 2011 Cumartesi

varolduk

"Yetişkin" hayatımın takribi ilk on yılı başkalarının hakkımda düşündükleri üzerinden geçince ikinci on yıla 'ben acaba ne düşünüyorum kendim, alem ve hayat hakkında'ya kaldı. Sıralama böyle mi olmalı bilmiyorum, ama eğitime, aileye ve kendime sövgüler coşup, varoluşcu akıllar patinaj yapmaya başladığında seçenekler ne?
a. iyi böyle, devam sövdürmeye
b. panikle, yaş aldın, daha da geç kalma
c. ohhh dolu dolu yaşıyoz işte; şimdi n'apak de düşün
Böyle şıkların olduğu kişilik testleri olur ya kadınsal dergilerde, yolculuktaysan boş boş doldurursun. Ha işte, bir gün fark ettim ki olduğum gibi değil olduğumu sandığım gibi cevaplıyormuşum soruları. Bu da bir nevi iç aydınlanma tabii.

self-profile - 18 yaşın teşbiğini yerim

11.02.96
Kristallerin ardında yaşıyordu sanki gözleri. Oyuncak bir bebeğinki gibi. Güzel, güleç, mutlu, üzgün, tehlikeli, çekici, buz gibi. Dudaklarıysa kıpkırmızıydı hala. Gül dudakları kanıyordu. Yüzü aydan kopmuş, geceyi yarmış ışık saçıyordu deliye. Vücudu çağırıyordu herkesi acı çekmeye; ölüme. Bir darbe ile kırılabilir (belki de karşı koyulamayacak kadar zarif, güçlü) görünüyordu. Rüzgarda masumca dalgalanıyormuş gibi duran saçları; buzun damarları; bir yana, en korkuncu burnuydu; minicik, şirin, ödün vermez, acımasız burnu...
Buzun ardından elini uzatmıştı deliye. O kadar güzel o kadar soğuktu ki.
Adı Pıtırcık'tı. Ölemedi gitti...

19 Şubat 2011 Cumartesi

şehir duyuları

Bende de annelerin kokulu çantalarından var artık. Annemin çantasından çıkan ıvırın zıvırın üstüne sinen koku geldi burnuma dün el attığım kağıt mendilden. Hep parfüm zannederdim küçükken, meğer deri çanta kokusuymuş. Artık benim ıvırım zıvırım da öyle kokuyor. Hint usulü rengarenk bohçalar yaz günlerine kaldı.

Sonra; ben de sevgilimle kafelerde labtopumu açıp, sipariş etmesi dakikalar sürecek spesifikasyonlardaki kahvemi yudumlayarak çalışıyorum. Arada etrafıma bakıp sosyalleşmeden, ismimi sadece siparişimi hazır eden, (lugatımıza ısrarla kattıkları) baristalardan duyarak.

Son on yılların şehir duyuları, şehir kokuları, şehir anları; hep beraber bir örnek yaşadığımız. İlla da müstesna olmak mı gerek...